Atatürk ve Bilim Dili

Atatürk bir toplumun bağımsız yaşayabilmesinde, ilerlemesinde
bilimin ve bilimsel düşünmenin önemini her zaman vurgulamıştır. Onun çok
bilinen “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir” ve “Bir
ulusun dili, bütün bilim kavramlarını oluşturacak şekilde gelişmemişse, o
ulusun bilim ve kültür alanında bir varlık göstermesi beklenemez”
özdeyişleri, dile verdiği önemin yeterli kanıtlarıdır. Genç kuşaklara
örnek olmasını umarak, Atatürk’ün bilime ve bilim terimlerine verdiği
önemi gösteren birçok olaydan yalnızca birini burada anıyoruz.
Atatürk ölümünden bir yıl önce, sağlığı da çok iyi değilken,
okulların yeni açıldığı bir güz ayında Sivas’a gider ve lisede “hendese”
dersine girer; bir sıraya, öğrencilerin yanına oturur. Derste, “zaviye,
kaim zaviye, müselles, murabba, müstatil, mütezaviyül-adla, zaid,
nakıs” gibi terimlerle öğretilmeye çalışılan “hendese” dersini dinler.
Tahtaya geçerek, uzun süredir üzerinde çalıştığı Türkçe geometri
terimlerini orada tanıtır ve kısa zamanda okullara yayılmasını sağlar.
Artık,
kaim zaviye – dikaçı, nakıs – eksi,
murabba – kare, va’zîyet – konum,
mustatil – dikdörtgen, zaid – artı,
müsavi – eşit, zaviye – açı,
müselles – üçgen, zaviyei hadde – daraçı,
olmuştur. Atatürk’ün geometri ve aritmetikle ilgili terimler
üzerindeki çalışmaları Prof. Afet İnan tarafından derlenmiş ve
“Geometri” adıyla Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır.
Şimdi kendimize soralım: Bu toplumun çocukları bilimsel terimleri
Atatürk’ün geometri için 1937’de önerdiği türden terimlerle mi, yoksa
yabancı terimlerle mi daha kolay anlayacak, öğrenecektir? [1]
____________
Son değiştirme: 10 September 2016, Saturday, 18:42